Kazdağları’nın Bitkisel Zenginliği ve El İşlerine Katkısı
- Nurcan Özdemir Önel
- 14 saat önce
- 2 dakikada okunur
Giriş
Kazdağları, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm dünyanın doğa hazinelerinden biridir. Balıkesir ile Çanakkale arasında yükselen bu dağlar, mitolojide “İda Dağı” olarak anılmış, Homeros’un İlyada Destanına konu olmuş ve tarih boyunca birçok uygarlığın ilgisini çekmiştir. Ancak Kazdağları’nın asıl büyüsü, yüzyıllardır yöre insanının yaşamına dokunan bitkisel zenginliğinde gizlidir. Bu bitkiler sadece şifa kaynağı değil, aynı zamanda sofraların, el işlerinin ve kültürel mirasın da bir parçası olmuştur. Özellikle kadınların el emeğinde ve doğal boyamacılıkta bu bitkiler eşsiz bir yere sahiptir.
Kazdağları’nın Bitki Hazinesi
Kazdağları, adeta bir botanik bahçesi gibidir. Yapılan araştırmalar, bölgede 800’ün üzerinde bitki türü bulunduğunu göstermektedir. Bunların yaklaşık 80’i endemik, yani yalnızca Kazdağları’na özgüdür. Dağın simgesi sayılan Kazdağı Göknarı (Abies nordmanniana subsp. equi-trojani), endemik bir türdür ve yalnızca bu dağın eteklerinde yetişir. Bunun dışında bölgede;
Şakayık (Paonia mascula) – Baharda açan pembe çiçekleriyle hem doğal güzellik hem de motiflere ilham kaynağıdır.
Kekik ve Adaçayı çeşitleri – Hem yemeklerde baharat hem de doğal boyamada kullanılan aromatik bitkilerdir.
Kantaron – Sarı çiçekleriyle hem şifalı yağların hem de boya işlerinin malzemesi olur.
Ihlamur ve Melisa – Hem çaylarda hem de renk verici özellikleriyle tanınır.
Bu bitkiler, yüzyıllar boyunca Kazdağları köylerinde yaşayan kadınların hem günlük hayatında hem de el işlerinde büyük rol oynamıştır.
Doğal Boyacılığın Sırları
Kazdağları’nda el işi kültürünün en önemli parçalarından biri, doğal boyacılıktır. Köylü kadınlar, kışlık hazırlıkların bir parçası olarak yünleri boyamak için dağlardan topladıkları bitkileri kullanırlardı. Bu sayede hem doğanın renkleri ipliklere taşınır hem de sağlıklı, uzun ömürlü boyalar elde edilirdi.
İşte Kazdağları’nda yaygın kullanılan bazı doğal boyalar ve tarifleri:
Ceviz Kabuğu (Kahverengi Tonları)Yeşil ceviz kabukları toplanır, birkaç gün suyun içinde bekletilir. Daha sonra kaynatılır ve içine yün ipler atılır. 1-2 saat kaynadıktan sonra koyu kahverengi tonlar elde edilir.
Soğan Kabuğu (Sarı ve Turuncu Tonlar)Kuru soğanların dış kabukları biriktirilir. Su ile kaynatıldığında parlak sarı ve turuncuya çalan renkler çıkar. Sirke veya tuz eklenerek rengin kalıcılığı artırılır.
Nar Kabuğu (Yeşilimsi Tonlar)Narın kurutulmuş kabukları kaynatılır. İp eklendiğinde yeşile çalan tonlar oluşur. Bazen demir içeren taşlarla birlikte kaynatılarak rengin tonu koyulaştırılır.
Kantaron (Sarı-Yeşil Tonlar)Kantaron çiçekleri kaynatılarak canlı sarı renklere ulaşılır. Yüne güneş altında kurutularak sabitlenir.
Bu işlemler sırasında genellikle mordan adı verilen sabitleyiciler (örneğin şap, sirke, tuz) kullanılır. Böylece renkler daha canlı kalır ve yıkanmaya karşı dayanıklı olur.

El İşlerinde Bitkilerin Yeri
Kazdağları’ndaki doğal boyalarla hazırlanan ipler, köylerdeki kadınların dokuduğu kilimlere, yazmalara ve örgülere hayat verir. Her rengin ve desenin bir anlamı vardır:
Şakayık motifi, baharı ve bereketi simgeler.
Nar motifi, bolluk ve doğurganlığı anlatır.
Yeşil tonlar, doğayı ve yaşamın sürekliliğini sembolize eder.
Köylerde kış akşamlarında bir araya gelen kadınlar, renklendirilmiş iplerle kilim dokur, yazma kenarlarına oyalar işler ya da çorap örerdi. Her bir ürün, yalnızca gündelik kullanım için değil, aynı zamanda kültürel aktarımın da bir parçasıydı.
Örneğin; Kazdağları çevresinde üretilen kilimlerde sıkça rastlanan “Hayat Ağacı” motifi, doğanın sürekliliğini ve kuşaklar arası bağı ifade eder. Bu desenlerde kullanılan yeşil ve kahverengi tonları ise doğrudan dağlardan elde edilen bitkilerle boyanmış iplerden gelir.

Sonuç
Kazdağları, sadece bir doğa harikası değil; aynı zamanda kültürel bir okuldur. Buradaki bitkiler, yöre insanının hem sofrasına hem de el emeğine renk katmıştır. Doğal boyacılık sayesinde ipler, dağın çiçekleriyle ve yapraklarıyla renklenmiş; bu renkler de kilimlerde, örgülerde ve motiflerde hayat bulmuştur.
Bugün Kazdağları’nı korumak, sadece doğayı değil; aynı zamanda kadim bir el sanatları kültürünü, kadın emeğini ve Anadolu’nun renkli mirasını korumak anlamına gelir.
Comments